14 Ağustos 2014 Perşembe

Bebekle Ders Çalışmak ve İlk Bakıcı

Merhabalar,
Uzun bir aradan sonra yine buralardayım. Oğlumla hayat çok karmaşık oldu. Aslında karmaşıklıktan uzak monoton ama aklımdaki yapacaklar listesi ile karmaşık işte. Uzun zamandır halletmeye çalıştığım doktora tezimi bitirmek için aklımdan geçenlere rağmen bir bebekle hele de kimseye emanet edemediğim göümden sakındığım bir bebekle durumlar daha da karmaşıklaştı işte. Artık 1,5 yaşına yaklaştı ve kendini koruyabilir kötülüklerin farkında olabilir durumda. Ben de ilk başlarda gece çalışıp gündüz onunla zaman geçirmeye çalışsamda bu işin fazla sürmeyeceğini anladım. Gece uykusuz kalında birkaç saatlik uyku ile sabah kalkıp bebeğiniz kadar enerjik olamıyorsunuz ve bu da asabiyete neden oluyor. Ben bebeğime böyle bir günde bir kez bağırdım ve o kadar pişman oldum ki bıraktım çalışmayı tekrar. Sonra bunun böyle fazla gitmeyeceğini anlayınca bir bakıcı ya da yardımcı bulmayı denemeye karar verdim.

Bakıcı bulmak dünyadaki en zor şey hele de İstanbul gibi bir kentte oturuyorsanız. İnanın hadi oradan 10 milyon insan arasında kimse yok mu şimdi diyebilirsiniz. Ama maalesef bakıcılık çok konsept bir iş olmuş. Bu konuya özel iş bulma kurumları bile var. Bu kurumlar sizi bakıcı adaylarıyla bir araya getiriyor. Bunun karşılığında sizden bir ya da iki maaş istiyorlar, bir miktar para da bakıcıdan alıyorlar. Tek artısı bu şirketlerin size eğer ani bir durumda bakıcı işi bırakırsa en az iki seçenekli olarak hemen yeni bakıcı taahhüdü. Elbette bu iki seçenekten biriyle anlaşıp anlaşmayacağınız ise muallak. Bu nedenle böyle bir sistemi kullanmamayı tercih ettim ve sayısız siteye oturup ilan yazdım. Bir çok da dönüş oldu. Ama ilk dönüş Yeliz Hanım dan idi. Yeliz hanım 33 yaşlarında 3 erkek çocuk annesi aslında eşi evini idare edecekten daha fazla para kazanan bir bayandı. İlk buluşmamızı güzel ve sıcak bir telefon konuşmasından sonra bir kahve içerek gerçekleştirdik. Konuşmamız samimiyetimiz tavan yaptı yakın memleketlerin insanları falan çıktık aynı kültür olunca tabi bayağı konuştuk. Sonra ailecek de toplanmaya karar verdik. Böylece bizim eve davet ettik. Bu arada 30 bin liralık pırlanta yüzüğü dikkatimi çekti ve o da yüzükle ilgili bir anısını anlattı. Buluşmaya arabayla da gelmişti. Böyle bakıcı dostlar başına dedim. Şartlarımı da beğendi. Ben de annelik deneyimini beğendim. Böylece evdeki buluşmamızı gerçekleştirdik. Sokağa jeepleri ile girince bir şok daha yaşadım. Sonra evlerinin tepede deniz manzaralı bahçeli falan olduğunu da öğrenince yok artık falan dedik. Ama çalışmaya o kadar çok hevesliydi ki eşim de ben de şoklardaydık.
Çalışmaya başlayacağı günün sabahı bir mesaj maalesef ben başlayamıyorum başkasını yönlendireyim. Akıllı ben sana güvendim ikinci bir kişi ile bile görüşmedim ama sen bana dakka bir gol bir iyi bir sallama yaptın. Bu nahoş durum karşısında tok kediyi doyurmak zordur atasözü kulaklarımda çınladı. Zaten yüzüğü ile ilgili anlattı hikayede bir iş görüşmesinde ev hanımının onu beğendiğini ama eşinin 30 bin liralık yüzüğün var senin işe ihtiyacın yok diyerek işe almadığını söylemişti. O sıra adama ne ki demiştim ama gerçekten akıllı bir adammış. Böylece Yeliz hanımla olan saçma görüşmelerin sonuna geldik.

Umutsuzluk içerisinde en güvenerek evet dediğim bunu yapmışken şimdi başkasına nasıl güvenirim diyordum ki görümcem aradı ve biriyle beni görüştüreceğini söyledi. Böylece şu anki yardımcım ile görüştük ve beğenerek işe almasam da daha sonra çok fazla tajdirimi kazandı. Sonuç olarak insanlara yalın gözle bakmak lazım önyergılar çok fazla yanıltıcı olabiliyor. İş veren olmak ve kişiyi seçmek oldukça zor maalesef ama yapılması da gerekiyor işte.

Şimdi ders çalışmaya çalışıyorum ama çok da fazla bir çalışkanlığım olmadığı şu an bu yazıyı yazarken görülmekte sanırım :) Dua edin de bitsin bu doktora çilem...

10 Şubat 2014 Pazartesi

6. hastalık korkuttun bizi

Bebeğimiz 3 gündür 39 derece ateşlerle yanıyordu. Özellikle geceleri ateşi daha fazla çıkıyordu ve düşürmek için verdiğim ateş düşürücü maalesef kar etmiyordu. 3. gün artık doktora gitme kararı verdim. Önemsemeyişimin sebebi diş çıkartıyor olmasıydı. Daha önce diş çıkartırken huzursuzluk yapmıştı ama ateşi hiç çıkmamıştı. Herneyse doktora göründük ve bize boğazında hassasiyet olduğunu ateşi 2 güne kadar düşmezse geri gelmemiz gerektiğini söyledi. Üst solunum yolu enfeksiyonu olayına biz de kanaat getirdik çünkü tontiş bebişim yemek yemiyordu. Ağzına alıyor ama tam yutacağı sırada tükürüp ağlıyordu. Bu artık yemek yemeğeceği korkusunu ekti içime ama yapacak da birşey yoktu.

Doktorun verdiği ikinci ateş düşürücüyle beraber gece ateşi 37lere düştü ve biz de rahat bir nefes aldık ama hemen ardından ishal ve yüzündeki vücudundaki döküntüler beni tekrar doktoru aramaya mecbur bıraktı. Doktorumuz telefonda 6. hastalık dediğinde yanlış anladığımı düşünmüştüm. Daha önce böyle bir hastalık ismi duymamıştım. Hemen doktor kuzenimi arayıp bilgi aldım ve internete araştırmalarımı yaptım. Virütik bir hastalık olduğu, aşısı tedavisi bulunmadığı ve iz bırakmayacağını öğrendim. Ertesi gün doktorumuz döküntüleri her ihtimale karşı görmek istediğinden tekrar yollara düştük. Talihsiz bir de olay yaşadık. Arabamızı çekiyorlardı ve ceza kesilmişti. Neyseki son anda cezayı ödeyip arabamızı aldık. Çok anlık bir durumla arabamızı arama derdinden kurtulduk.

Döküntüler için doktorumuz sıcak suyla banyo yaptırmayın dedi ve yapacak başka birşey olmadığını söyledi. 3. gündeyiz ama solma belirtisi hala yok :) benekli dana oldu benim oğluşum.

Herkese geçmiş olsun şimdiden... 6 ay ila 3 yaş arası herkes bu hastalığı geçirebiliyor ve bağışıklık kazanıyormuş. Dikkatli olun anneler ve babalar...