27 Aralık 2012 Perşembe

31. Hafta Bebeğim ve Ben

Evet yine ben,
Merhabalar sevgili okuyucularım,

Bu hafta aşı haftasıydı. Tetanoz için beni yeniden bilgilendirdiler ve aşımı oldum. Omuzdan, daha az kullandığım koluma yapıldı. E biraz ağrı duymuyorum desem yalan olur, aradan 3-4 gün geçmesine rağmen hala bir sızı mevcut. Bebeğim bak senin için nelere katlanıyor annen :) Bu aşının genel amacı steril ortamda doğum yapmazsam bebeğimi ve beni koruması durumuymuş. Gelecek ay bir doz daha yapılacak. Bir de aşı karnesi verdiler elime :) Hafta sonu doktora gideceğim için de aile hekimimden kan tahlili istedim. Ertesi gün aç karnıma gelmemi söyledi. Özel doktora görüneceğim. Özel hastaneye kan tahlili için para vermek istemiyorum açıkçası, bu nedenle aile hekimimde yaptırmak daha mantıklı. Yine iki tüp kan verdim. Sonuçlar Cuma öğleden sonra çıkacak.

Bu arada yıl sonu kampanyalarını kullanarak bir de araba aldık bebeğimize. Eeee şanslı çocuk doğmadan arabası oldu :) Kardeşime bu haberi verirken ki tepkisini de sizinle paylaşmak istiyorum. Telefonda konuşuyoruz. Bebek nasıl diye sordu, ben de "Bebek gayet iyi hareketli, ona araba aldık." dedim. "Ya ne gerek vardı şimdiden sizin ev de küçük nereye sığacak" dedi. Başta ben de ne demek şimdi bu diye düşündüm ki anladım yanlış anladığını. "Ya arabayı sırtımıza alıp eve çıkarmayacağız herhalde" deyince olay anlaşıldı :) ama çok güldük ve güzel bir anı oldu bize.

Bu arada doktordan doktora evden çıkar oldum. Yürüyünce hatta arabayla bile bir yerlere gidince karnım göbek deliğimden kasıklarıma kadar ağrıyor. Sanki karnımdaki ağırlıklar beni aşağı çekiyor gibi oluyorum. Ben de dışarı çıkmıyordum. Aşı için çıktığım gün biraz da AVM gezeyim dedim. Gittim ama maalesef yıl sonu indirimlerinin hiçbirinin bana faydası yok. Bedenim ve şeklim maalesef uygun değil :) Aslında alınabilir sonrası için ama ya kilolarımı asla veremezsem bir sürü para da vermiş olmak istemiyorum, giyinemeyeceğim şeyler için. Bu nedenle sabırla doğumu ve zayıflamayı bekliyorum. Böylece ben de çılgınlar gibi alışveriş sefası yapabileceğim. Çok kendimi de yormadım, ama yine de insan eve gelince ne kadar yorulmuş olduğunu anlıyor işte. Hele dün akşam çok kötüydüm, eşimin masajları olmasa herhalde uyuyamazdım ki zaten sabahın 3'ünde uyanıp 5-6 gibi ancak sızdım. Sizinle bir sırrımı da paylaşayım. İlber Ortaylı'yı okuyorum, sıkıcı bir tarih kitabı ile uyku kolay gelir değil mi? Maalesef sökmedi bu taktik kitap bitmek üzere :) Bebek ben de tarih okuma alışkanlığı da kazandırdı böylece :)

Çok çok öptüm... :P

30. Hafta Bebeğim ve Ben

Merhabalar yeniden,
Bu hafta artık yapmam gereken bir işi tamamlamam gerekiyor. Aile hekimimle görüşmek. Arayıp duruyorlar. Hamileymişsiniz bir uğrayın diye. Ben hiç gitmedim aile hekimimin yanına. Aslında evime de yürüme 5 dk ve sonunda gitme kararı almamın tek sebebi, bebeğin aşılarını takip etmenin gerekli olması. Gittim çok güzel karşıladılar. Doktorun yanında da bir ebe çalışıyordu, Berna Hanım. O da çok tatlı bir bayan hatta bebeğin kalp atışlarını bile dinledik. Bir sürü form doldurduk şunun hakkında bilgilendim bunun hakkında bilgilendim diye. Prosedür bence güzeldi. Ne neden yapılıyor, amaç ne ve isteyip istemediğime de ben karar veriyorum. Daha önce doktorun söylediği tetanoz aşısı hakkında da baya bilgilendirildim. E biraz geç kalmışım. 5 doz vurulmam gerekiyormuş ve ayda bir yapılıyormuş. Bu 5 doz tamamlanınca bebeğim de ömür boyu tetanoza karşı bağışıklık sahibi olacakmış. Ben ancak bu durumda iki doz vurulabilecekmişim. Bu da 1. dozda 24 saat ve 2. dozda bebeğin 5 yaşına kadar korunumunu sağlıyormuş. Eee bu durumda gel de yaptırma aşıyı. Haftaya randevu verdiler gidip vurulacağım bakalım.
Bu yaşta da aşı vuruluyorum ya ah bu annelik işte :)
Çok çok öptüm :P

29. Hafta Bebeğim ve Ben

Merhabalar,
Bir bebek battaniyesi başlamıştım, artık sona doğru geliyorum. Aslında bebeğimin 6-7 tane battaniyesi olmuştu. Annem 2 tane aldı, eşimin akrabaları 1 tane getirdi, eşimin ailesi 2 tane eşime ait bebeklik battaniyesi verdi ve benim annem de benim bebekliğime ait 2 tane battaniye verdi. Dolayısıyla şimdiden battaniye zenginiyiz, ama ben de bebeğimin bebeği olunca ona al bu da babasından diyebilmek için özel bir battaniye yapmaya karar verdim, hem de zaman geçiriyorum işte. Ev hanımlığına iyice ısındım yani. 5 şişle motifli battaniye örmek her ev hanımının da harcı değil ya, aştım ben olayı aştım :) Siz de bebeğinize hatırası olacak bir şeyler yapın bence güzel oluyor.
Bu aralar uyku en sevdiğim şey haline geldi. Ama gece uykusu derseniz geceleri pek uyuyamıyorum. Bebeğim gece tepikleyip duruyor. Sabaha karşı uyuyup öğlene doğru ancak kalkıyorum işte. Ev hanımı olmanın tüm nimetlerinden yararlanıyorum.
Bebeğim 40 cm'leri geçti ve kilosu da 1,5 kilo civarında. Onu kucağıma almak için sabırsızlanıyorum. 9-10 hafta civarında bir şey kaldı ama sabır tükeniyor işte. Bazen bir an önce çıksa diyorum bazen de aman ne de olsa çıkacak bir de hasta falan olur iyice büyüyene kadar kalsın orada diyorum. Ah bu kararsızlıklar işte :)
Artık haberlere hiç bakamaz oldum.  Aslına bakarsanız dizilere de bakamıyorum ya. Saçma sapan şeyler için üzülüp ağlayıp duruyorum. Bunu şöyle açıklayabilirim. Adam idam edilecek, ben sanki o adamım hapishanede olan da benim sabaha karşı öleceğimi biliyorum ve öyle yaşıyorum hislerinin hepsini gerçekten yaşıyorum. Bu ne kadar saçma bir şey ama oluyor işte. Eşim azıcık bir şey dese, buna da örnek vereyim, "aynı tabaktan çorba içmek zor oluyor" :) belki de espri ile söylenmiş ben sanki kocam beni aldattı sevmiyor gibi hislere gark oluyorum. Zor bir yaşantı bu :) Ama sanırım annelerin hep ağlamasının nedeni de bu hormonlar olabilir işte. Anne olmak zor zanaat...
Çok çok öptüm :P

28. Hafta Bebeğim ve Ben

Merhabalar,

Bu hafta yine doktor haftası, kan ve idrar tahlilim vardı. Sorunsuz bir biçimde bu haftayı da terk ettik :) Annem şeker hastası diye bende de gebelik şekeri çıkabilir diye düşünmüştüm ama onda da şükr bir sorun çıkmadı. Arkadaşım birazcık şeker yükleme testi ile ilgili kafamı doldurup beni korkutmuştu. İçeceğim şeyin iğrenç olacağını düşünüyordum. Bana sakın 1 hafta şekerli bir şeyler yeme tavsiyesinde de bulundu. Ama gerçekler şöyle:

İlk etapta aç karnına kan tahlili yaptırıyorsunuz. Değer yüksek çıkarsa zaten ikinci bir teste gerek olmuyor. Ne de olsa şeker hastası deniyor size artık. Düşük çıkarsa ki ben de normal değerlerin de altında çıktı (72 falan), bu durumda ikinci test şeker yüklemesi yapılıyor. Bunda da size bir bardak soğuk suya 50 gr eczaneden aldığınız glukozu, yarım limonla karıştırıp içiriyorlar. 1 saat sonra da kan testi yapıyorlar. Bunda da yüksek çıkarsa şeker hastasısınız demek oluyor. Benimki çok şükr normal değerlerde çıktı böylece bu korkumdan da kurtulmuş oldum. Doktorum tetanoz aşısı vurulmamı söyledi. Ben aşılardan korktuğum için bu durumu hem araştıracağım hem de gerek yoksa vurdurmamaya karar vereceğim. Bakalım ne olacak?

Hadi görüşürüz, çok çok öptüm :)

27. Hafta Ben ve Bebeğim


Merhabalar yeniden, yeni bir haftadan daha,
Kilo almaya devam ediyorum. Ama okuduğum bir yazıda şöyle diyor: "Fazla kilo almak rahatlamanızı sağlamayacaktır." Evet aynen öyle sonra onları vermek de var. Bence beslenirken en çok dikkat edilmesi gereken şey ne lazımsa bebek için ondan yemek sonra karın doyurmak. E ne de olsa öncelik artık bebeğimiz. Bebeğin gelişimi hala iyi, kara kurutulmuş meyvelerin hepsinden yiyorum. Bu ara bir de Siirt fıstık takıntısı olmuş. Fıstıktaki protein ve mineraller; B1 ve B2 vitamini, kalsiyum, fosfor, C vitamini ve E vitaminleri  sayesinde kalp krizi ve kanser riskini oldukça azaltır, ayrıca kalorisi sayesinde enerji ihtiyacınızı karşılamaya neden olur. Doymamış yağ oranı yüksek olan fıstık kolestrol dostudur, bu nedenle rahat rahat yiyebilirsiniz. Ayrıca fındık ve ceviz de tüketin. Ben günde 8-10 olan yeme limitini 3-4 avuca kadar çıkarıyorum. Aslına bakarsanız bitme riski olmasa 3-4 kilo bile yiyebilirim ama çabucak bitiyor işte :)
Bebeğim karnımda o kadar hareketli ki bazen dışarı çıkacak zannediyorum. Artık hareketlerini o bebek hıçkırıkları şeklinde değil de bilinçli olarak yapıyormuş. Alan da dar gelince tabi garibim çıkma eğilimi gösteriyor :)
Çömelme ve eğilme hareketlerimde belli bir kısıtlılık oluştu. Yine okuduğum bir yazıdan sonra ben de ayakta dururken ayaklarımı göremediğimi fark ettim. Ama yazıyı okumadan önce cidden bunun farkında değildim. İnsan kendindeki değişiklikleri gördükçe şaşırıyor. Her sabah ayna da ilk göbeğimi görüp şaşırışım ve sonra orada bebeğimin olduğunu bilerek mutlu oluşum paha biçilemez.
İnsan anne olmadan gerçekten anneliğin o güzel duygusunu algılayamıyor.
Çok çok öptüm...

26. Hafta Bebeğim ve Ben

Merhabalar,

Artık kıyafetlere sığmak neymiş aldığım hamile kıyafetlerine bile sığamıyorum. Sığıyorum da çok daralıyorum. Şöyle robadan genişleyen bir şeylere ihtiyacım vardı. Ben de bir mağazadan baktım bu tarz kıyafetlere ve fark ettim ki farklı semtlerde aynı ürün farklı fiyatlarda. Aslında bu semt farkı değil de zannediyorum ki bir mağazanın alışveriş merkezinde diğerinin ise çarşıda cadde üzerinde olmasından kaynaklanıyor. Neyse kısacası fiyatlar uçuktu ve ben de diğer mağazaya gitmek durumunda kaldım. Merak edenler için açıklama yapayım, pahalı olan mağaza Ümraniye çarşıda, ucuz olan ise Beşiktaş büyük çarşı binasının içinde en üst katta. Belki size de lazım olur.

Bu arada süper bir değişiklikten bahsetmek istiyorum size. Ben normalde aşırı derecede üşüyen bir insanım. Fakat bu sıralar hiç üşümeyen eşim üşürken ben gayet T-shirtlerle dolaşabiliyorum. Kan hacminin hamilelerde artmasına bağlı olarak böyle bir durum ortaya çıkıyormuş. Hatta bazı hamileliklerde menapoz öncesi sıcaklık nöbetlerine rastlanabiliyormuş.

Bebeğime bu hafta uyku tulumu aldım, kadifeden ekru renkli, hemen sizinle de paylaşayım :) hatta bu hafta daha önce bahsettiğim beşiğini ve dolabını da paylaşayım. Bebek beşiği alırken dikkat etmeniz gerekenlerden de sizi haberdar etmek istiyorum.

            


Öncelikle bebek beşiğini çok fazla kullanamayacaksınız hele de şu benim de çok beğendiğim süslü püslü beşiklerden düşünüyorsanız. Çünkü 6 aya kadar kullanılabiliyor o minicik beşikler, evet sizin de aklınızdan geçtiği gibi süper sevimliler ama elden ne gelir. Ya eviniz büyük olacak ki sonrasında daha büyük bir taneye geçiş yapabilin ya da benim gibi küçük ev sahibi iseniz en optimum kullanıma sahip olanı seçmek durumundasınız. Ben Amerikan filmlerindeki tipik parmaklıklı sallanmayan cins bir beşik aldım güzelce de süsledim. Bu beşiği neredeyse 5-6 yaşına kadar kullanabilir. Ayrıca daha sonrasında parçalara ayrılıp küçük bir paket olarak saklanabilir de. Renk olarak beyaz seçtik. Böylece erkek bebek  beklerken aldığımız mavi süsleri çıkarıp, kız bebeğimiz olunca pembe süslerle rahatlıkla süsleyebileceğim. Çok ileriye dönük planlar oldu ama bence mantıklı da oldu :)

Şimdilik bu kadar haftaya yine görüşürüz. Çok çok öptüm :P

25. Hafta Bebeğim ve Ben

Merhabalar,

Uzun zamandır yazıp yayınlayamadığım yazıları bu hafta hızla yayınlamayı planlamaktayım. Evet 6 ay bitti yani 2. üç aylık sürecinde sonuna geldik. Birçok yazıda bu aydan sonra zor günlerin beklediği yazıyor hamileleri, ama aslına bakarsanız ben harikayım. En azından öyle hissediyorum. Bebeğimin vuruşlarını daha iyi hissediyorum. Onunla yaşamak süper. Yakın bir kaç arkadaşım, hamilelikte en çok özledikleri şeyin bu hareketleri hissetmek olduğunu söylemişlerdi. Bence de sanırım bunun özlenmemesi mümkün değil. Yani 2., 3. belki de ömrüm yeterse 4. çocuğu yapmak zorunda kalabilirim. :) (NOT: Bu hareketler ilerleyen zamanlarda sizi uyutmaz hale gelince pek de böyle özleyeceğinizi düşünmüyorsunuz :) )

Diğer taraftan eşimin bebeğimizi hissetmek için karnıma dokunması, bebeğimizi böyle sahiplenmesi, ağzımdan çıkan ya da fiziksel olarak tahminine sebep olduğum isteklerimi ben istemeden gerçekleştirmesi ise süper. Eşim zaten çok düşünceli bir insandır ama bu haliyle annemden beter desem güzel bir benzetme yapmış olurum.

Bu hafta bebeğimin her şeyinin tam olduğunu fark ettim, tek bir eksikle; ben bebeğim için hiçbir şey yapmamışım. Büyük bir arayışa girdim internetten ve bebeğime bir battaniye ve bir uyku tulumu örmeye karar verdim. Öreceklerimi buldum, hatta battaniyenin yumaklarını aldım. Hep bebeklerin bebek arabasında beyaz örgü battaniyeler ile örtülmesine bayılmışımdır işte ben de bunu gerçekleştireceğim. Bakalım nasıl olacak?

Doktora çalışmalarıma devam ediyorum. Bebeğim daha doğmadan doktora yapıyor ne kadar güzel değil mi :) Belki o benden daha başarılı bir öğrenci olur, ben bir türlü bitiremeyeceğim bu işi. 

Evet bu haftalıkta bu kadar. Bundan sonra dedikoducu kız gibi veda edeceğim size :)

Çok çok öptüm... 



5 Kasım 2012 Pazartesi

23. Hafta Bebeğim ve Ben

23. haftada bir çılgınlık yaptım. Allah'tan da başımıza bir şey gelmedi. Tavsiye etmiyorum. Ramazan bayramında çok önce Kurban bayramı için uçak biletlerimizi almıştık. O zamanlar bebeğin varlığından haberimiz yoktu elbette. Türkiye'de de malum, "erken al ucuz uç". Her neyse eşimin memleketine Trabzon'a uçtuk. Biliyorsunuz uçuşlarda bayanlara hamile misiniz? diye sorulur hep. E artık karnımdaki bombeyi saklıyamıyorum :) Hava alanında aklımda şimdi ya bizi almazlarsa korkusu varken check-in bankosuna yaklaştık. Kimse bu her zaman sorulan soruyu sormadı. Sorsa rapor alsaydın ya deseler ne eşimin dilinden kurtulabilirim, neden doktora gidip almadın diye, ne de güzel bir kurban bayramı tatili geçirirdik. Uçağa hosteslerle fazla göz göze gelmemeye çalışarak bindik. E tabi hava alanında acıkmam ve tıka basa yememden sonraydı bu olay :) evet artık tıka basa yiyorum ve doymuyorum. Karnım gerilip sanırım artık yiyemiycem diyene kadar yiyorum :)



Trabzon'da güzel ama bir o kadar da yorucu bir bayram geçirdik. Kurbandı, köydü, akraba ziyaretiydi derken İstanbul'a kendimizi zor attık. Güzel anılarla elbette. Bir gün Uzungöl'e gittik, eşim de ben de 10 sene olmuş gitmeyeli ve çok değişmiş oralar. Sizin için de güzel bir poz çektim elbette. Memleket tanıtımı yapalım değil mi? Su bisikletiyle gölde dolaştık, hava güzel olsaydı normal bisikletle de göl etrafında dolaşmak isterdim. Hava aslında çok da kötü değildi ama biz yazlıklarla o yüksekliğe çıkınca üşüdük biraz.

Hamileliğimin bu kısmına kadar bebeğimi çokça gezdirdim. Ağrı, Ağrı dağı, Kars, Erzurum, Iğdır, Doğubeyazıt, Artvin ki Arhavi'deki Mençuna şelalesine kadar çıktım, Trabzon, İstanbul... Belki de bebeğim gezgin olur ne dersiniz?

Bu arada size bir de kötü bir anımı anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz bebeğimin downlu olma ihtimali var. Bu ihtimal dolayısıyla ne kadar takmasamda her dışarı çıktığımda down sendromlu çocuklar görüyorum. Kurban bayramı ziyaretinde de gittiğimiz bir misafirlikte bir aile geldi ve 25 yaşlarında down sendromlu bir çocukları vardı. Benim halimi düşünün. O konuştukça ve konuşturuldukça beni bir düşünün. Ama en çok annesi ve babasına baktım. Onların ne kadar tatlı insanlar olduğuna mükemmel bakmışlar, askere bile gitmiş düşünebiliyor musunuz. Yemin etmiş tabi sadece. Ne kadar duygusal durumlar. Allah'ım benim çocuğum hasta olmasın ne olur!!!


24. Hafta Bebeğim ve Ben

Bu hafta yaptıklarım daha doğrusu başardıklarımı anlatacağım size. Önce doktor randevumdan bahsedeyim. 22. haftada yaptırdığım detaylı ultrason sonucunu sonunda doktoruma gösterdim. Her şey normaldi zaten o da bir kez daha onayladı. Sonra kan ve idrar tahlili yaptık yine. Her şey yolunda ve ilaçlara devam dedi. Ultrasona girmeyi çok istemiyordum ama bu hafta da ultrasona girdim. Bebeğim ki aslında artık oğluşum diyebilirim sonunda. Başını aşağı ayaklarını yukarı verdi duruyor oralarda.

24. haftanın sonunda işime odaklanmaya karar verdim. Doktoramı bitirmeliyim artık. Daha sonunda olmam gerekirken başındayım ama n'apalım, nasip buymuş. Okuldan yazıyorum şu an. 1 saatlik yolculuktan sonra ve açlık krizi, tuvalet krizi derken buradayım. Ya ne zor karnında bir bebekle seyahat. Hava Allahtan güzeldi ve İstanbul'da vapur keyfi ise paha biçilmezdi. Şimdi dönelim bebeğime.

Oğluşumdan yediğim kafalar da ayrı tabi çok hareketli maşAllah devamlı oynuyor hele de sabah açsam kıpır kıpır. Evet hareket etmesi muhakkak ki insanın aklını başından alıyor. Onun orada canlı ve sağlıklı olduğunu bilmek mutluluk veriyor. Hele bir hareketsiz kalsın acabalar başlıyor insanın beyninde. Dün kafasını dışarı doğru iyice bastırınca elimle hissettim ve babamıza da söyledim o da elini koydu. Birazcık bastırınca feryat figan ya bir şey olursa çığlıkları, adamı pes ettirdim. Üzerine de oturup ağladım. E birazdan biraz fazla duygusallıklar ve saçma göz yaşları ile dolu oluyor insan. 

Bugün bir de yazı okudum çok hoşuma gitti. Umuyorum doğrudur:



Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vessellem buyurmuştur ki: 

'' Kadın, hamileliğin de, doğum yapıncaya , bebeği sütten kesilinceye kadar, Allah yolunda hudutlar da nöbet bekleyen mücahit gibidir ( daima öylece sevap alır durur). Eğer bunlar arasında ölüverirse ona şehit mükâfatı ve ecri vardır. '' 




'' Kadın hamile iken, bu onun için gündüz oruçlu, gece namazlı , rabbine gönülden teslim olmuş , mücahit
bir kimsenin ecir ve mükâfatı gibi mânen kazanç sağlayan bir durum hâsıl eder.'' 

'' Doğum ağrısı tuttuğunda, hiç bir mahluk onun ne kadar çok ecir ve mükâfat kazandığını hakkıyla idrak edemez. '' 


'' Çocuk doğunca bebeğin sütü her soruşun da veya her süt vermede anasına, bir can ihya etmişcesine sevap gelir.'' 

''Çocuk büyüyüp sütten kesilme zamanı gelince, vazifeli melek her iki omuzuna vurarak der ki : 

'' Hiç günahın kalmadı, pak oldun. Haydi hayata günahsız olarak yeniden başla..

Ee daha uzun söze gerek yok sanırım annelik kutsal bir meslek.

17 Ekim 2012 Çarşamba

20. Hafta Bebeğim ve Ben

Evet sonunda olayı yarıladık sayılır. Kaldı bir bu kadar daha. 13. ve 24. hafta arası yani hamileliğin 2. üç aylık kısmında 4lü tarama testi yapılıyor, idrar tahlili ve kan testleri yine ve gerek görülürse detaylı ultrason ve amniyo sentez. Benim 18. haftada yaptırdığım 3lü tarama testinin sonucu olarak Down sendromlu bir çocuğum olma ihtimalim vardı hatırlarsanız. Detaylı ultrason için bir perinatalog aramaktaydım ve sonunda doktorumun tavsiye ettiği doktora gitmeye karar verdim. Çünkü özelde bu işi 200 lira ile 1200 lira arasında yapmaktalar. Vakıf Gureba Hastanesinden 22. hafta için gün almaya çalıştım. Hastane randevu ile çalışıyor ama bildiğimiz MHRS sisteminden değil, hastane vakıf üniversitesi hastanesi olmuş bu nedenle özel hastane gibi yani özerk bir hastane. Doktorum beni bir doçente yönlendirdi, kendisi bu alanda uzmanmış. Bakalım nasıl sonuçlar çıkacak.

Bu arada annem gelmişti ve hala yeterince kilo alamamıştım. Annem çekirdekli kuru üzüm, altın çilek, yaban mersini ve kuru erik ile kan değerlerimi yükseltmeye karar verdi. Avuç avuç yiyorum. Bu arada fındık ve fıstık da yiyorum. Arada da yeşil mercimek çorbası yapıp içiyorum. Bakalım kilo alabilecek miyim? 

Annemin bebeğimin ceyizlerini getirdiğinden bir önceki yazımda bahsetmiştim. Bizim oralarda adettendir bebeğin beşik takımını kız tarafı alır. Annem beşik almak istedi çünkü daha sonra gelemeyecek. Doğuma ancak gelir. Ben de araştırdım biraz internetten. Büyüyen karyolalı beşikler var. Altında yatak çıkıyor, sallanıyor, kendi şifoniyeri ve bebek altını değiştirmek için özel bir yeri de var. Bebek büyüyünce de 12 yaşına kadar yatabileceği yatağı, şifoniyeri hatta bazılarında çalışma masası bile oluyor. Pahalılar bayağı 950 liradan 3000 liraya kadar fiyatları var. En büyük sorun ise 90 cm x 180 cm'lik boyutları. Sığdırması zor. En çok da bambu ve ferforje beşikleri sevdim, ama onlar da 6 aya kadar bebek ancak yatabilir. (NOT: İyi ki beşik almamışım. Oğlum sallanmadı ve zaten 3 aylıkken 6 aylık boyutlarındaydı.)

Bakalım kısmeti ne olacak bebeğimin :)

5 Ekim 2012 Cuma

19. Hafta Bebeğim ve Ben

Merhabalar,

Bu hafta pek bir şey olmadı aslında, elbette kansızlık ve sonrasında ilaçlara  devam etmem haricinde. Kansızlık başlangıçta yoktu bende kan değerlerim de gayet iyiydi. Ama sonrasında iyi beslenememişim ya da aldığım besinlerdeki maddeler bebek ve bana yeterli gelmemiş işte. Şimdi 9-10 gibi kahvaltı yapıp, 11-12 arasında da kan ilacımı ve vitaminimi kullanıyorum. Herşey bebeğim için :)

Kan ilaçları ki ben de demir eksikliği varmış, süt, kahve ve çay gibi demir tutucu gıdalarla alınmamalıymış. Tavsiye üzerine iki öğün arasında öncesinde ve sonrasında birşey yemeden ilaçlarımı kullanıyorum. Sonuçta faydalı olsun boşuna içmeyeyim değil mi :)

Bu hafta güzel bir gelişme de annemden geldi. Sağolsun babam onu bana göndermiş. Aslında başlangıçta yanımda olmadığı için hala biraz kızgınım. İçimde maalesef bu kırgınlığı geçirecek birşey olmadı şimdilik. Belki  hamileliğin verdiği duygusallıktır ama anneme kızdıkça da üzülüyorum. Elbette bu durumu ona belli etmemeye çalışıyorum. Ne kadar başarılı olduğumu ise ona sormak lazım. Geçer elbette.

Bu hafta sonunda hamile kıyafeti satan bir yer bulup karnımı ve bebeğimi rahat ettirdim. Bebeğim sıkıya gelemiyor hele de çok yemek yiyince ve otobüste oturunca. Ben de siyah kot bir hamile pantolonu alim dedim. Hem rahat hem şık hem de herşeye uyar olur gider dedim ve istediğimi sonunda elde ettim. Pahalı hamile giyim mağazalarında ve AVMlerde bulamadım aradığımı. Zaten tayt veriyorlar pantolon deyince. Kardeşim heraldeki daralıyorum ki böyle bir pantolon almaya kalktım. Beni daha da daraltmayın yani dar pantolonlarla. Neyse ki sonunda aradığımı Beşiktaşta Büyük Beşiktaş Pazarında buldum. Zor oldu gerçi o kadar gezdikten sonra forum sitelerinde bayanların tavsiyeleri üzerine gittim oraya. Allah tavsiye edenlerden razı olsun. Bazan bu teknoloji ne güzel şey diyor insan işte. Sonuçta 70 liraya istdiğim pantolonu aldım, mutluyum. Gerçi laf aramızda onu da annem aldı, sağolsun. (NOT: Bu mağazadaki ürünleri, internet sitelerinde indirime giren ürünlerden pazarlık da yaparsanız çok daha ucuza alabilirsiniz.)

Ayrıca annem yanında gelirken bebeğimin minicik yastığını, yorganını getirmiş. Yünmüşler sağlıklısı buymuş. Ayrıca yelekler örmüş rengarenk çok şirin gözüküyorlar. Tulumlar da alınmış, hatta çoraplar. Biz de çarşıya çıktıkça alıyoruz birşeyler. Ama işin kötü yanı kız isterken ben %60-%70 erkek demesi oldu doktorun. Benim çarşılarda gözüm hala kız reyonlarında. Elbette sağlıklı olsun da 2. ya da 3. kız olsun

1,5 hafta sonra şu detaylı ultrasonu çektirip bazı şeylerden artık rahat etmek istiyorum. 18. haftada bahsettiğim gibi down sendromlu bir bebeğim olabilir. Allah sağlıklı doğmasını nasip etsin. Bunun için lütfen dua edin. Ne güzel ki Amerikadan, Almanyadan ve Rusyadan bile takipçilerim var. Umarım dualarınızla ve dualarımla çocuğum sapa sağlam doğacak. Ne kadar kafama takmıyacağım desem de içimi kemiren bir kurt işte. Üzülüyorum :(

Şimdilik kalın sağlıcakla...

26 Eylül 2012 Çarşamba

18. Hafta Bebeğim ve Ben

Çok zorlu bir haftaydı. Geçen hafta 3lü test için alınan kan tahlilinin sonucu belli oldu. 1/1000 civarında çıkması gereken bir değer, 1/286 çıktı. Bu sonuca göre bebeğimiz down sendromlu olabilme riski az da olsa var. Doktorun korkutmak için söylemiyorum diye başladığı cümlenin sonu güzel olmadı işte. Şimdi detaylı ultrason gekilmesi gerekiyormuş. Doktor kan tahlilinin sonucunu ve detaylı ultrason incelemesini bir Perinatologun yapması gerektiğini  ve o hastanede böyle bir doktorun bulunmadığını söyledi. Şimdi İstanbul avrupa yakasında bir hastane ve perinatolog bir doktor arıyorum. Henüz karar vermedim ama aşağıda aşağı yukarı fiyatları sizin için yazıyorum. Belki size de lazım olabilir



Önemli bir nokta da detaylı ultrason sonucunda bir şey yapılmayacağı sadece olayın ön hazırlık olduğudur. Bu şu demek çocuk hastaysa 4-5 ay psikolojik olarak buna hazırlanmanız ve bir aksaklık varsa doğum anında konuyla ilgili olan hazır bir ekibin bulunmasıdır. Ben gerek görmediğim için detaylı ultrason olayına müdahil olmayacağım.

Bu arada hala bebeğimin cinsiyeti belli değil. Bu hafta başka bir doktora gitme planım var. Sizleri durumdan haberdar edeceğim. Allah'tan gelene birşey demek imkansız hasta da olsa sağlıklı da olsa o benim, bizim bebeğimiz. Aldırmak, utanmak vs. her türlü kötü şeyden uzak tutuyorum düşüncelerimi. Elimi karnıma koyup konuşuyorum bebeğimle, hayırlısı bakalım. Siz dualarınızı esirgemeyin yine de sonuçta henüz hiçbir şey belli değil.

Bahsettiğim hastane numaraları:

Florance Nightingale Hastanesi http://www.florence.com.tr/ 0 212 224 49 51 Bu hastaneden Hermen İşçi
İstanbul Cerrahi 444 44 24
Memorial Hastanesi 444 78 88 Cihangir Hoca  (285TL)
Hisar Hastanesi (Anadoludan) 0216 241 13 00 Kılıç Aydınlı (240TL)
Acıbadem Hastanesi İbrahim Bilgili ve Cem Batıkan (220TL/300TL)
Jinemed 0212 260 40 40 Mustafa Bey (200TL)
rkiye Hastanesi 0212 314 14 14 Nihal Çakır


18 Eylül 2012 Salı

17. Haftada Bebeğim ve Ben

Bebeğimle bir haftayı daha geride bıraktık. Bu hafta 3'lü tarama testi denen kan testi ile müşerref olduk. Önce ultrason çekildi. Farklı bir doktora gitmiştim, Dr. Ertuğrul Bey. Bana ultrasonda bebeğimi ve hareketlerini gösterip "Canlı, sağlıklı yaşıyor." dedi. Sevindirici bir durum elbette. Yakın zamanda bir arkadaşımın 3 aylık bebeğini stres nedeniyle karnında öldüğünün haberini aldım. Çok üzücü bir durum. 

Ultrasondan sonra kan vermeye gittim. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine kimsenin gitmemesini tavsiye ediyorum. Neden? Öncelikle çok eski bir hastane,  dolayısıyla cihazlarını da eski. İkinci olarak birine birşey sorunca sanki para istiyormuşsun gibi davranıyorlar. Zaten karmaşık bir hastane azıcık yardımcı olsalar, güler yüz gösterseler ne kaybederler bilemiyorum. E sonuçta inanın bu hastanenin doktorları bile daha güler yüzlü. İnsan yadırgıyor bu durumu. Bir kan alma sırası vardı, oturup sinema seyrettik :) Düzenlemeyi öyle yapmışlar. Işıklı panodan takip et dur, bir de basık bir alan ki sormayın. Kan alma sırası geldi. Allah'tan o kısım daha rahatlatıcı bir ortamdı. Ama sayın hemşire canımı ne kadar acıttı bilemezsiniz. İki yerden deldi, birinde iğneyi 360 derece çevirdi ve sonunda kan alabildi. Aldı da ne oldu orası da ayrı mevzu. Çünkü "kan yeterli değil" dediler biyokimya laboratuvarından. Hemşire düzgün alabilseydi yani ben napayım. Sonuç itibariyle arayacaklarmış beni gerekirse, yani tekrar kan vermem gerekebilir. Sonuç 1 hafta sonra çıkacakmış. Yani beklemeye devam.

Bu sırada biraz da alış-veriş yaptım. Sonunda plates topu aldım. İnternetteki bir alışveriş sitesinden aldığım için hala elime geçmedi. Umarım bir aksilik olmadan elime ulaşır çünkü o sitede daha önce çok hatalar yaşadım. Herneyse...

Göbeğim çıkmaya başladığı için bir hamile pantolonu alayım dedim. Ama arayınca bulunmuyor, hamile giyim satan biryer bulamadım :) Dün kotuma sığamadım söylemesi ayıp :) Karnım büyüdü evet ama daha çok gaz sorunu yaşıyorum. Bu hamilelerde sıkça olabiliyormuş. Bu nedenle kotu da giyinince içeride bir basınç oluşuyor, bir türlü rahat edemiyorsunuz. Demek ki 5. ayda hamile kıyafetleri almak şart.

Hala nerede nasıl doğucağımın hesaplarını yapıyorum. Acilen ucuz ama kolay doğum sağlayan bir özel hastane bulmam lazım. :)

Bu hafta tek fizyolojik olay, sabah bulantıları yine başgösterdi. Allah'tan sadece sabahları, sanırım aclıktan. Haftaya grş...

14 Eylül 2012 Cuma

Şans Kapıyı Çalınca...


Bugün güzel gelişmeler var. Uzun zamandır çalışmayan ama çalışıp para kazanmaya alışmış bir insan olarak (hele de bir bebek beklerken) çok güzel bir gelişme oldu. Bağlı olduğum oda bir çeviri işi yapacakmış toplu bir mail attılar ve ben de gönüllü oldum. 10 gün verdiler bana, ufak da bir ücret karşılığında yapılacak bir çeviri. Güzel oldu Allah bir kapıyı kapattı mı başka kapılar da açıyor işte :) Zaten Allah'tan umup beklediğin zaman hep birşeyler oluyor. Dualarınızı hala bekliyorum...

11 Eylül 2012 Salı

Püf noktası-1: Mutfağımda savaş var


Kelebekleri severim çok hem de pek çok severim. Şunun güzelliğine bakın. Doğada uçmaz adeta dans eder kanat çırpışlarıyla. Çiçeklerin üzerine takılmış mücevherlerdir adeta. Kocaman kanatlarını büyük bir azimle taşırlar. Renk renk desen desen mükemmel yaratıklardır. 

Bugünlerde bu sevdiğim yaratıkların bir türü ile başım dertte ne yazık ki. Bir evde olması gereken en son şey böceklerdir heralde, bu doğanın en güzel türünün en çirkini olan güveler olsa da. Allah'ın birini bu kadar yaratırken birini bu kadar çirkin yaratmış olmasının nedeni sanırım güvelerden evin temizlenmesi gereğidir diye düşünüyorum. Belki dans eden kelebekler gibi olsaydı güveler de evde onlara bakmak isteyebilirdik. 
Yaklaşık 2 aydır arada bu küçük kahverengi kelebeklerden evde, elbetteki evin mutfağında görüyordum. Rahatsız da oluyordum ama onları öldürmüyordum da. Ne de olsa ömürleri 1 gün :) elbette bilimsel bir gerçek değil. 

Benim mutfağımda var olan kelebek sayısı elbette gün geçtikçe arttı. Bu sıralar nereyi açsam uçuşan kelebekler var. Mutfakta bulunan kuru bakliyatları istila edip, hızla üreyip çoğalmaktalar ve gıda maddelerine zarar vermişler.Dün tüm erzak dolabını boşalttım ve kavanozları yıkadım. Güveli olanları attım. Ziyan zarar ama yapılabilecek bir şey yok. Onlarla daha fazla yaşayamazdım. Aslında cam kavanozlarda saklıyorum tüm gıdaları. Kapakları da sıkı sıkıya kapalı. Hava da almadıklarını düşünüyorum ama demek ki yeterli gelmedi. Aslında cam kavanozların kapaklarını kapatırken dönme yerleri var ya kozlarını hep oralara yapmışlar. Hepsini ayrıntılı olarak temizledim. Süpürgeyle tüm dolapların içerisini çektim ve ilaçladım. Bugün de Locklu ve biraz çamaşır sulu bir su hazırlayıp dolapları sileceğim. Umarım bu yaratıklardan kurtulmuşumdur. Rutubetli bir şehirde yaşamak inanın aşırı zor. Allah bana kolaylık versin ve benim gibilere elbette...

Benim erzak dolabımın son ve temiz hali bu :) Önümüzdeki günlerde konu hakkında bilgilendireceğim sizi. Bakalım güvelerden kurtulabildi mi? 

9 Eylül 2012 Pazar

16. Haftada Bebeğim ve Ben


Bebekle ilgili bu hafta araştırmalarıma ve duyularıma dayanarak şunları söyleyebilirim. Bebek için çok uzamak ve ağırlaşmak dışında bir gelişme olmayacak. Ama benim bu hafta ya da önümüzdeki 3 hafta içerisinde yaptırmam gereken bir kan testim var. 3'lü test denen bu test anne kanından alınan örnekte b-HCG, alfa feto protein (AFP), ve estriol (E3) denilen üç biyokimyasal maddenin ölçümü ile yapılır. Bir tanı testi değildir, ihtimaller doğrultusunda nöral tüp defekti ve down sendromu gibi bazı kromozomal anormalliklerin olasılığının hesaplanmasını içermektedir. 

Bu arada hamileliğin zor kısmını atlattım sanırım. Mide bulantısı, bazan kusma, halsizlik, uyku uyku durumu bitti. Ama iki haftadır bir baş ağrısı mevcut, şiddetli ve maalesef bir girdi mi 2-3 gün aralıksız süren bir cins. Allah'tan eşim bana gayet yardımcı, masaj yapıp ağrılarımı hafifletmeye çalışıyor. Masaj demişken önceden bebe yağı kullanıyordum masaj ve çatlaklar için, bunun yerine badem yağı, fındık yağı ve kayısı çekirdeği yağı kullanacağım artık. Elbette şu an oluşan bir çatlağım bulunmamakta. Buradaki elbettenin kaynağı hamileliğimin ilk evresinde 7 kilo vermiş olmam. Doktor bu aya kadar normal olabilir dedi hep, ama bu hafta vitamin hapı verdi. "Artık kilo almalısın." dedi. Bulantılar da bittiği için şimdilik 1 kilo aldım. Çok fazla kilo almak istemiyorum, ee sonra bu işin kiloları verme kısmı da var.

Doğumdan çok korktuğum için ve kilo vermemden kaynaklı sarkmaları engellemek için pilatese başladım. Kurs falan araştırdım ama kim uğraşacak dedim. Youtube ve aldığım iki plates dvdsi ile başladık işte. Çok zorlayıcı hareketler yok. Sırt ve bel ağrılarına da iyi geldiğini söyleyebilirim. Gün aşırı yapmak gerekiyormuş. Ben de istikrarlı bir şekilde devam ediyorum. Evde sıkılınca başlıyorum platese, sonrasında duş ve dinlenmede keyif oluyor elbette. Dvdlerimden birini de tanıtayım size belki de yakinen biliyorsunuzdur zaten. Ebru Şallı ile hamile platesi :) Kendisini çok sevmesem de Türkçe olarak çok seçenek yok, hareketleri diğerlerine göre daha çeşitli ve kendisi de çekimlerde hamile olduğu için insan daha fazla güveniyor yanlış birşeyler yapmaması konusunda. Elbette eleştireceğim bir yanı da var. Ebru şallının konuşmasındaki tek düzelik ve huşu içerisinde olmasının göstergesi olan ses tonu 1-2 izleyişten sonra dalga geçebileceğiniz kadar rahatsız edici oluyor. Bu hafta artık üşenmeyip, paraya da kıyarak bir plates topu almam gerekiyor. Birileri alsa da bana hediye etse ne güzel olurdu :)

16. haftaya devam edelim. Bu hafta kasık sancıları var maalesef. Bu da normal bir durummuş. Bebeğim sol tarafa doğru ayaklarını uzatmış olduğu için bazen ne kadar küçük olsa da ayaklarıyla yanlış bir yerlere bastırıyor diye dalga geçiyorum kendimle. Evet bebeğimin cinsiyeti hala belli değil. Çok namusludur benim yavrum. Bir şeyler almak istiyorum hatta anneannesi ve akrabalarımız da almak istiyor ama cinsiyetini göstermemekte ısrarcı. Umarım 20. haftada renkli ultrasonda belli olur da ben de herkes de huzura erer. Bu konu üzerine iki yakın arkadaşım iddiaya girdiler. Okan kız olduğunu hissediyorum diyor, Yasin ise yaptığı yüzük testi ile erkek olduğunu savunuyor. Birazdan yüzük testinden de bahsederim, merak edenler için. 300 liralık takım elbisesine girilen iddia sanırım Yasin ile eşi Ece'nin arasını açacak :) Benim de gönlümden kız geçiyor ne yalan söyleyeyim. Elbette öncelikle sağlıklı ve eksiksiz olsun.

Evet gelelim yüzük testine. Annenin göbeğine doğru bir alyansı ipin ucuna bağlayıp uzatıyoruz. Yüzük yuvarlak çizerse kız, sağa sola doğru gidip gelirse erkek. Yanlışsa düzeltsin bilen birileri. Yasin elime yaptı bunu, onun söylemesine göre bekar bile olsan kaç çocuğun olacak sırası ne çıkıyor. Ben onların yalancısıyım, inanmam asla... Uzun lafın kısası şimdilik bu kadar... 

Minik kelebeğim kozasını örmüş gelişiyor, evim tertemiz, sabaha yemeğim hazır, sütümü içip muzumu yedim. Artık dişlerimi fırçalayıp uyuma zamanı... Anne adayları aman dişlere dikkat... 


    

8 Eylül 2012 Cumartesi

Bebeğimden haberdar oldum :)


Merhabalar Millet,

Bebeğimden haberdar olmak hayatımdaki en büyük süprizdi benim için. Çünkü planlı bir hamilelik değildi ve ilk etapda hayatımdao an için çok da istediğim bir durum değildi.

Eşimle ailesinin yanına gittik. Biz bir kaçamak yapıp yemeğe çıktık. Oraya giderkende şu eczanelerde satılan B-Hcg testi, halktan değişle gebelik testi aldık. Yemekleri sipariş ettikten sonra ben lavaboya gidip testi yaptım. Negatif çıkmasını istiyordum aslında çünkü bebek için erkendi ve ben henüz hazır değildim. Maddi ve manevi açıdan bu duruma herhangi bir hazırlık da yapmamıştık. Beklenmeyen bir durumdu. Ama testi yapıp sonucu beklerken dua etmeye başladım "Ne olur pozitif çıksın!" diye, maalesef test negatif gösterdi ve masaya üzülmemiş gibi davranarak ama aşırı derecede bunu istediğimin, anne olma isteğinin içimde var olduğunun farkına vararak gidip oturdum.

Eşimin izni daha kısıtlı olduğu için yapacak bir şey yoktu o döndü; ben ailesiyle kalmaya devam ettim. Anneannemle aynı şehirde yaşadıkları için arada bir de anneanneme gittim. Bu sırada şüphelerim devam etti . Bir pazar günü utana sıkıla nöbetçi eczane aradım, gebelik testinin yanında da bir sürü ıvır zıvır alaraktan eve geldim. Banyoya geçtim ve tekrar test uyguladım. Sonuç pozitifti ama nasıl olabilirdi daha 10 gün bile olmamıştı. Kimseye söylemeden ama ayaklarım yerden kesilmiş bir biçimde bir kaç gün geçtikten sonra ikinci bir test yapmaya karar verdim ve başka bir eczaneden test alarak ikinci pozitif yanıtını da aldım. Mutluydum ama bunu ilk paylaşacağım insan olan eşim yanımda değildi. Bu nedenle başka da kimseye söylemedim.


Eve dönmeye daha çok vardı ama bu sır içimden dışarı fışkıracak gibiydi çok mutlu ama acabalarla dolu geçirdiğim günlerden bir gün ani bir kararla evime, eşimin yanına döndüm. Bu sırrı onunla paylaşmalıydım. Ve o da bundan mutluluk duyacaktı eminim. Hava alanındaki bir karmaşadan sonra eşimle buluşup eve geldim ve hamile olduğumu ona bebeğime yazdığım bir günlüğü ona okutarak paylaştım. Önce anlamadı 2-3 kez daha okudu sonra anlayınca çok sevindi. 

Bebeğimizi böylece kabullendik ve şimdi onu bekliyoruz.
Şu an 16. haftadayız. Daha çok uzun bir süreç var ama öncesini paylaşmak isterim elbette. Özellikle de benim gibi dünyadaki herşeyden haberdar olduğunu zannedip de aslında hiçbir şey bilmediğini gün geçtikçe daha iyi benimseyen anne adayları için.

Bebek, ayda bir, nadiren iki yumurta oluşturan bir annenin devasa yumurtasının, bir defasında milyonlarca sperm ile karşılaşıp sadece sevgiyle gelen bir tanesini içerisine alması sonucu tek bir hücrenin oluştuğu ve çoğaldığı aklın ve mantığın çok üzerinde bir varlıktır. Doğadaki tüm bebeklerin ilk hali olan fetüs aynı imiş. Düşünsenize insanın bebeği ile kurbağa lavrası arasında başlangıçta fark yokBüyüdükçe hafta hafta değişiklikler meydana geliyor işte. Bu değişiklikler kısaca şöyle:

3. haftada bir toplu iğne başı kadar bir bebeğe sahipsiniz.
4. hafta dokuları oluşmaya başlıyor.
5. hafta artık kalbi atmaya başlamış, çok küçük ama ultrasonda görülebilecek kadar da bir bebeğe sahipsiniz. Ama bebeğiniz gelişimini hızlandırdığı için size de yorgunluk uyku hali ve bulantılar eşlik edecektir.
6. hafta yorgunluklarınıza devam; bolca uyuyun çünkü doğumdan sonra uykusuz geceler sizi bekliyor olabilir. Çenesi va yanakları oluşan bebeğin, iç organları da; gelişmeye başlıyor.
7. hafta ağzı, dili, kol ve bacakları şekillenmeye başlar, beyin hücreleri de hızla çoğalır. Bu nedenle anne adayı lütfen folik asit içeren birşeyler ye ya da dışarıdan takviye al.
8. haftada 1 cm boyundaki bebiş daha net bir insan görüntüsüne bürünmeye başlıyor işte, kemikleri de oluşuyor.
9. hafta hızla büyüyen bebek 2,5 cm boyutlarına gelmiş olabilir. Dişleri de tomurcuklanıyor artık. E bu durumda ne yapıyoruz bol bol süt içiyoruz.
10. hafta erkek ise cinsiyetinin oluştuğu hafta bu hafta olacaktır.
11. hafta 5 cm'lik bir bebeğiniz var. Limon kadar birşey şu an :) Kız ise bu hafta yumurtalıkları oluşmaya başlayacak.
12. hafta bebek hareketlendi artık, siz içinizde ne kadar hissedemesenizde ultrasonda bariz bir şekilde bebeğin hareketleri görülecektir. Benim bebeğim taklalar atmıştı. Babamız da hayranlıkla bakmıştı :) Babasız ultrasona girmeyin çok güzel bir anı olacaktır.
13. haftada artık bir şeftaliye sahipsiniz :) Ses telleri de oluşmaya başladı. O güzel sesini duymaya maalesef daha aylar var :(
14. hafta saçları çıkabilir. Tabi genetik, bizim sülalede saçlı bebek görmedim. 6 aydan sonra belki çıkar saçtan çok tüyleri :)
15. hafta şu ilkokulda öğrenip unutamadığımız üç kemik var ya "çekiç, örs, üzengi" bu hafta oluşuyor yani artık annesini duyacak bebişcik.
16. hafta ve sonrasını hafta hafta yazacağım. Böylece yaşadıklarımı birebir anlatma imkanı bulacağım. 

Anne ve meraklı baba adaylarına bir kaç ufak tavsiye ile bu yazımı tamamlıyorum:

- Hamile kalmadan önce güzel beslenin, folik asit takviyesi alın ve spor yapın. (Ben spor yapmadığım için şu an hamilelik platesi hareketlerinde yoruluyorum ve zorlanıyorum.)
- Çok fazla ultrasona girmeyin. Doktorlar her durumda ultrasona sokmaya çalışıyorlar. Normali her 3 aylık peryotta 1 kez yapılması, anormal durumlarda elbet sayı çoğaltılabilir.
- Her duyduğunuz doğum hikayesinde kendinizin de bunları yaşayacağını düşünmeyin. Bebeğinizden keyif alın. Her doğum farklıdır :)


7 Eylül 2012 Cuma

Neden "Devri Hayat" ?

Hayat kimi zaman bize bahar gibi gelir. Sabah uyanırsınız sanki daha önce hiçbirşey yaşamamış gibi güzelliklerle umutlarla... Ama kimi sabah da uyanırsınız, başlamak dahi istemezsiniz o güne yastığa düşen başınızı mecburiyetleriniz olmasa asla kaldırmazsınız. Yorganı kafanızdan bile açmak istemezsiniz ve kimseleri görmek, duymak istemezsiniz tıpkı bir sonbahar sabahı gibi... Ama önemli olan her sabah güne uyanırsınız ve başlarsınız bir şekilde bahar ya da güz ve gün içerisinde herşey o kadar çabuk ve beklemedik şekilde değişir ki bazan baharlar güz, güzler ise bahar olur. Tam bir devri hayattır. Bir gün öye bir gün böyle ama bir şekilde yaşarsınız, yaşamaya devam edersiniz ve en önemlisi ne olursa olsun yaşamak istersiniz...

Benim amacım kendi devri hayatımı paylaşmak. Okuduğum kitapları yorumlamak, dinlediğim şarkıları değerlendirmek, hayatta aldığım bazı kararları nasıl cesaretle aldığımı bazan da nasıl korkaklıkla herşeyden vazgeçtiğimi, iyi ya da kötü baharlarımı güzlerimi anlatmak. Hayatım boyunca çokca günlüklerim oldu kimi zaman kendi kendime mail attım yazıp yazıp ama asla kimseyle paylaşmadım bunları belki de zamanı gelmiştir.